18.02.2010

legend of the purple valley.

biriktirip biriktirip unutuyorum.
geldigi gibi yazsam belki hafifler.
-denemeden bilemezsin diyordu.
-denedim ama diyordum.
-gercekten hafifletiyor mu? gercekten yardımcı oluyormu. sorardım.
-gercekten bir işe yaramıyor aslında. cevap verirdi.

belki biriktirmekten.
gercekten geldigi gibi yazsam.
neyin ne oldugunu dusunmeden. hic bir seyi ayrıstırmadan.
belki gercekten o zaman işe yarayabilir.di
ama ben o an bellegime atıyorum.
orada dururlar. sonra oradan cıkartır uzerine dusunurum diye.
ama durmuyorlar.
bellegime attıklarım daha sonra kayboluyorlar.
cok fazla atıyorum cunku.
cok fazla bilgi.
benimle ilgili.
onlarla ilgili.
insanlarla ilgili.

-aşıkmısın?
-hayır.
-hiç aşık oldun mu?
-hayır sanmıyorum. nasıl tanımlanıldıgına baglı. ben tanımlayamıyorum henuz. evet bundan dolayı hayır olmalı cevap.
-neden?
-aşk asla karşındakiyle ilgili değildir aslında. kendinle ilgilidir.kendini çözmüş sevmiş olmalısın ki karşındakine bu denli asil duygular besleyebilesin.
iç ses: buna inandın mı sen şimdi? senin aşkta gördüğün kurtuluş. kendini sevemediğin için. kendini anlayamadığın için. biri anlarsa ve anlamana yardımcı olursa. ona aşık olursun.oluyorsun.
evet yani demek istediğim aşk bir yansıma.yanılsama. işte her neyse.
-hala sana cok aşık oluyorlar mı?
-bilmem.

bunun gibi başka şeyler de gelse aklıma.
o an o kadar berraklar ki.
diyorum işte bu. çözüm gözünün önünde bulmuşsun. eve gidene kadar aklında tutsan yeterli.
gülümseme.
ve eve gidene kadar tutamıyorum.
belki bir kelebek gibi kısa ömrlü olmaya mahkumlar bu düşünceler. bu konuşmalar.

senin gibi olmadığıma seviniyorum.kusura bakma. yanlış anlama. sadece, gerçekten acınılası durumdasın. aslında.
kendini hiç mal hissetmiyor musun?
gerçekten hiç bir şey yapmıyor musun?
bir dayanağın olsa belki daha güçlü olursun.
der.

bir kısır döngü. bir dayanağının olması için baştan güçlü olman gerekir zaten. ki seni güçlendirsin.
ben bir dayanak bulabilmek için çok zayıfım.
derim.

aslında yanlış terimler,
zayıflık-güçlülük değil mesele.

tamamiyle tembellik.
ve ne istediğini bilmekle ilgili.
ya da bu durumda bilmemek.
ve tatminsizlik.
ve sıkıntı.
her şey sıkıntıyle ilgili değil midir ki zaten ?

hayır her şey benim şımarık olmamla ilgili.
ve tatminsizlik.
ki aslında tatminsizlik de şımarıklığımın başka bir yüzü.
sadece.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder